Selen Sonar
Güzel bir bahar gününün gecesinde İstanbul’da dünyaya gelen Selen Sonar, ablası ile birlikte 4 kişilik çekirdek bir ailede mutlu
bir çocukluk geçirmiştir. Sanatsever bir ailenin en küçük ferdi olan Selen, bale ve piyano gibi sanatsal aktivitelerin yanında spora da her zaman ilgi duymuş; hobilerini hep geniş tutmuştur.
Sorarsan her şeyi çatpat yapar, yapamadığını da patçat uydurup yaparmış gibi yapar.
Selen, birincilik ile biten bir ilkokul hayatı ardından, Alman Lisesi’nde aldığı notların sanki hala 5 üzerinden değerlendiriliyormuş gibi gözükmesinin şokunu üzerinden attıktan sonra dans, dostluk,
eğlence dolu şahane bir okul hayatı geçirmiştir. (Şimdi geri dön desen hiç tereddüt etmeden döner.)
Ailesi spor derslerinden hep 10 alması ve sosyal hayatı ile her zaman övünmüş; takdir belgeli arkadaşlarının velileri yanında başları dik durmuştur. Alman Lisesi sonrasında Boğaziçi Üniversitesi MIS
bölümünde okuyan Selen; bu dönem zarfında Dilek Bale okulunda öğretmenlik yapmaya ve Devlet Opera Bale'sinde stajyerlik yapmaya devam etmiştir. Bale camiasının bir nevi Rıdvan Dilmen’i,
yetenekli ama sürekli sakatlanan elemanı olarak son darbeyi yine sağ ayağına alarak baleyi bırakmak zorunda kalmıştır. Ancak bu sayede üniversite hayatını zamanında ve iyi bir ortalama ile
bitirmeyi başarmıştır ve okul hayatına devam ederek güzel dostlar edinmiştir. Hem üniversitenin bitmesi, hem de haftanın 7 gününü ayırdığı baleden kopması ile kendini bir boşlukta hissetmiş; bu
dönemde kendini hayatın akışına bırakmış, vur patlasın çal oynasın demiş, ihtiyaç anlarında freelance bilgisayar programcısı olarak çalışmıştır.
Önemli not: Bu dönemdeki beslenme stiline dair belgeler şu anda imha edilmektedir. Resim gösteren olursa inkar edilecek ve photoshop olduğu iddia
edilecektir.
Program yazıp 50. çayını yudumladığı günlerden bir gün kendini kavanoz dipli gözlükleri ile konuşmayı unutmuş bir Bingo Bongo olarak imgelediğinde tebdil-i kıyafet insan içine karışması ve pazarlama yapması gerektiğine karar vermiş ve kurumsal hayata geçiş yapmıştır. 2004 yılında Hewlett Packard (HP) firmasında başlayan bu yeni yaşamında Selen, özellikle sonlara doğru gelgitli Matrix (Yeniçam’da eşleniği Yalan Dünya) hislerine rağmen 2016 yılına kadar satış, kanal geliştirme, pazarlama, dağıtım kanalı yönetimi, Marka Müdürlüğü gibi hem lokal hem bölgesel çeşitli yönetici pozisyonlarında görev almış; görevini keyifle ve başarıyla yerine getirmiştir.
2006 yılında evlenen Selen, hemen balayı sonrası geçirdiği, yine sağ ayağını hedefleyen bir kaza sonrası “My Right Foot” isimli kitabını
yazmaya karar vermiştir. (henüz yazılmadığı için yayımlanmadı aramayın, ancak talep üzerine dileyenlere sohbetlerde anlatılır). Nekahat döneminde vücuduna “hücre yapar, kan yapar, yeniler,
tazeler” tarzı çeşitli sebeplerle kaşık kaşık verilen yağ, şeker vb. gibi atıklarından yine bu dönemde sağlıklı beslenme yöntemleri ve spor sayesinde kurtulmuş; balenin yerini haftanın 5 günü
sporla doldurarak eski enerjisine ve silüetine hızla kavuşmuştur.
Tam “normale döndüm” derken 2009 yılında nurtopu gibi bir erkek çocuğu dünyaya getirmiştir. Bu dönemde kendisine “süt yapar, kan yapar, doymadı, yetmedi “ tarzı sebeplerle farklı toksin, şeker, asit yüklemeleri yapılmıştır, itirafları arasında kendisinin de bu sebepleri zaman zaman suistimal ettiği yer almaktadır. Ancak bunlardan kendini hızlıca sıyırmayı bilmiş, sadece pusette dolaşırken uyuyan tosun oğlu sayesinde günde en az 1 saatlik yürüyüşlerle tekrardan eski formuna kavuşmuş, hatta bununla yetinmemiş, 10 sene önce sakatlanıp küstüğü bale ile yeniden barışmış, öğretmenlik yapmak üzere ikinci evi ve ailesi olarak gördüğü Dilek Bale’ye geri dönmüş; öğretmenlikle kalmamış, 10 sene sonra yüksek lisans yapmış, Vaganova ve Royal Akademi sınavlarını vermiştir. Halen Dilek Bale’de öğretmenlik yapmaya devam etmekte ve sene sonu resitallerinde sahneye çıkmakta ve bundan inanılmaz keyif almaktadır.
Bu gelgitli beslenme stilinin ve inişli çıkışlı spor hayatının ona şöyle bir faydası olmuştur. Özellikle sağlıklı beslenmenin etkilerini birebir yaşamış, enerjisi üzerindeki etkilerini ölçümleyebilmiş, aynı şekilde sağlıksız beslenmenin nelere sebep olduğuna şahit olmuştur. Bunları bir kez gözlemledikten sonra artık eskisi gibi beslenmek çok mümkün değildir. Sağlıklı beslenme ve düzenli sporun bir yaşam tarzı haline geçmesi ise oğlunun süt alerjisi çıktığı dönemlere rastlar.
Anne sütü bittikten sonra inek sütüne alerjisi olan biricik oğlu sayesinde değişik süt alternatifleri ile tanışmış, kendi sütlerini evde yapmaya başlamış, hatta badem sütünden yaptığı süperötesi özel tarifi oğlu tarafından dünyanın en güzel içeceği olarak seçilmiştir. Bu şekilde değişik bir yoldan da olsa “Juicing” ile tanışmıştır. Bu konularda genelde bir adım önde olan Los Angeles’da yaşayan ve kendisinden daha da fanatik sağlıklı yaşam tutkunu ablası sayesinde ise hayatına yeşil juice’ları eklemiştir.
Bundan sonrasında sağlıklı yaşam ve beslenme üzerine araştırmalarını artıran Selen, özellikle
Ayşegül Çoruhlu’nun
“Alkali Diyet” kitabını okuduktan sonra üniversite yıllarına kadar yediği şekerler, dondurmalar, içtiği kolalar bir korku filmi şeridi gibi gözlerinin önünden geçmiş, 1 hafta boyunca “Aman Allah'ım ben ne yaptım” diye inlemiş, geceleri kabuslarla uyanmış, sonunda Ayşegül Hanım her ne kadar geri dönüşü olmayan etkilerden bahsetse de Selen “Geç olsun güç olmasın” felsefesini benimsemiş ve “Zararın neresinden dönersek kardır” diyerek kendisine daha iyi davranmaya başlamıştır.
Vücuduna daha iyi davrandıkça fiziksel enerjisi tavan yapan Selen, bir ara Zumba eğitmenliği yapmaya karar vermiş Basic 1 ve Basic 2 eğitimlerini tamamlamış ancak bir süre bu konudaki planlarını ertelemiştir. (enerji tavan da olsa Zumba konusunda Zes Didem Zeybek’in eline su dökülmez o ayrı;))
Son olarak 2014 yılında yine ablasında Los Angeles’da tatilde iken evde “Juice” sıkmaya üşenerek ordaki Juicing setlerinden satın almış, ve başka birşey yemek istemediği için orda kalan 8 gününü sadece “Juicing” ile geçirmiştir. Bu dönemde kendini o kadar iyi ve mutlu hissetmiştir ki döndüğü zaman önce o günlerini özlemiş, evde kendi Juiceları ile avunmuş; sonrasında bu güzel hissi o da insanlara yaşatmak istediğine karar vermiştir. Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olabilmek ve daha doğru paylaşımlarda bulunabilmek için IIN Sağlık Koçluğu eğitimi, ve Juicing Terapi eğitimlerini tamamlayarak sertifikalarını almıştır. 2015 yılının Nisan ayında Juice Up firmasını hizmete açmıştır.
Wellbeing alanında eğitimlerine devam eden Selen IIN Sağlık Koçluğu esnasında tanıştığı Dr. David Katz’ın izni ile Türkiye’de Besin Dedektifleri ™ girişimini başlatmıştır. Program eğitimlerini kendisi vermektedir. 2016 yılında
Points of You ® Uygulayıcı Eğitimi , 2017 yılında da
Points of You ® Uygulayıcı Eğitmenliği sertifikalarını alan Selen, halen Wellbeing Danışmanı olarak hem kurumsal hem bireysel olarak eğitimler vermeye, seminerlere ve workshop’lara katılmaya devam etmektedir. Bir yandan da bale öğretmenliği, Zumba ve Yoga eğitmenliği yapan Selen beden, zihin, ruh üçlüsünün beden kısmını da ihmal etmemektedir.
İyi bir şey yapılınca buna gönülden inanırsanız herşey yolunda gitmektedir. Hayat ilerledikçe mutlaka bu satırlara yenileri eklenecektir. Şimdi izninle sağlıklı, mutlu, dolu dolu yaşamaya gidiyorum sana da sağlık, mutluluk, enerji dolu bir hayat diliyorum, kendine iyi davran.